SAFRANBOLU’ NUN TARİHİ
Geleneksel Türk toplum yaşantısının bütün özelliklerini günümüze taşıması ve kendini zamana karşı korumuş olması, Safranbolu’ya “Korumanın Başkenti” unvanını kazandırmıştır. Sahip olduğu zengin kültürel mirası kent ölçeğinde korumadaki başarısı Safranbolu’yu “Dünya kenti” yapmış ve Safranbolu, UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Organizasyonu) tarafından 17 Aralık 1994 tarihinde “Dünya Miras Listesi” ne alınmıştır. Ayrıca 2003 yılında Rodos’ta yapılan UNESCO Dünya Miras Şehirleri Organizasyonu Dünya Konferansı’nda en iyi korunan 20 kentten biri seçilen Safranbolu, ülkemizde bulunan yaklaşık 50.000 kadar korunması gerekli kültür ve tabiat varlığının yaklaşık 1500’ünü bünyesinde barındırmaktadır.
Safranbolu, antik devirde ‘Paplogonya’ olarak bilinmektedir. Tarihi M.Ö. 3000 li yıllara kadar uzanan bölgede, Safranbolu şehir yerleşiminin kesin tarihi tam olarak bilinmemektedir. Sırasıyla Gasgaslar, Hititler, Kimmerler, Lidyalılar, Persler, Helenistik Krallıklar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Çobanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlıların hakim olduğu Safranbolu, 1196 yılında Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan’ın oğlu Muhittin Mesut Şah tarafından alınmış ve Türklerin egemenliği altına girmiştir. Safranbolu tarih boyunca çeşitli uygarlıklar arasında el değiştirdiği gibi Türk Beylikleri ve Osmanlılar arasında da el değiştirmiştir. 1423 yılından itibaren de Osmanlıların kesin egemenliğine girmiştir. 17.yy da Sinop-Gerede-İstanbul ticaret yolu üzerinde önemli bir konaklama ve malların değişim merkezi olan Safranbolu’da, birçok sadrazamın ve devlet adamının ikamet ettiği ve sarayda da Safranboluluların görev aldığı bilinmektedir. Bu durum Safranbolu’nun ‘sarayın arka bahçesi’ olarak nitelendirilmesini sağlamıştır. Safranbolu, sivil Osmanlı mimarisini yansıtan geleneksel Türk evleriyle, doğal güzellikleriyle ve tarihi boyutuyla ün kazanmış nitelikli bir kenttir. Sahip olduğu başlıca önemli değerler:
SAFRANBOLU’NUN ESKİ ADLARI
Safranbolu’nun bilinen en eski adı Dadybra’dır. Bizanslılar döneminde kullanılan bu ad, 1196 yılında Selçuklular tarafından Zalifre olarak değiştirilmiştir. Beylikler döneminde ve Osmanlıların ilk zamanlarında kentin adı Borglu ve Borlu olmuştur. Osmanlı tapu ve tahrir defterlerinden anlaşılacağı gibi Borlu, yöreye yerleşen Taraklı Aşiretinden dolayı Taraklıborlu adını almıştır. Taraklıborlu adından sonra Safranbolu için Osmanlı Döneminde kullanılan diğer adlar; 18. yy ortalarında Zağfiran-ı Borlu, 19. yy ilk yarısında Zağfiran-ı Benderli, 19. yy ikinci yarısından itibaren Zağfiranbolu ve Zafranbolu dur. 1940lı yıllardan itibaren de Safranbolu adı yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.
SAFRANBOLU’NUN COĞRAFİ ve İKLİMSEL ÖZELLİKLERİ
Batı Karadeniz Bölgesi’nde yer alan Safranbolu Ankara'nın 220 km kuzeyinde, Karadeniz’in 90 km güneyinde ve denizden kuş uçumu 65 km. içeride yer almaktadır. Safranbolu, Karabük ilinin en büyük ve en gelişmiş ilçesidir. İl merkezine bitişik olan şehir merkezi yalnızca 8 km. uzaklıktadır. Yörede Karadeniz iklimi ile karasal iklim arasında geçiş özelliği görülür. Şehir merkezi 3 ayrı kanyonun birleştiği ilginç bir jeolojik yapı üzerine kurulmuştur. Etrafında ise; Bolu, Köroğlu ve Küre Dağlarının uzantısı niteliğindeki dağlar (Sarıçiçek, Tepe dağı, Panayır…) bulunmaktadır. İlçenin yüzölçümü 1013 km² olup büyük bölümü ormandır.
İlçe; Karabük (Ovacık-Eflani İlçesi), Kastamonu (Araç İlçesi), Bartın (Ulus İlçesi) illeri ile çevrilmiştir. Karabük ve Safranbolu’ya Gerede, Kastamonu, Bartın yolları ile kara ulaşımı sağlanmakta ve Ankara, İstanbul, Zonguldak, Bartın, Kastamonu, Samsun, Trabzon, İzmir vs. illere seferler düzenlenmektedir. Karabük-Safranbolu arasında ise halk otobüsleri ve minibüsler çalışmaktadır. Karayolu dışında, demiryolu ile de Karabük’e kadar Zonguldak, Ankara gibi bazı illerden ulaşım sağlanmaktadır.
SAFRANBOLU EVLERİ
Safranbolu’yu Türkiye’de ve Dünya’da üne kavuşturan, bütün ihtişamıyla dimdik ayakta duran Safranbolu Evleri, Osmanlı sivil mimarisinin bütün niteliklerini taşımaktadır. 18.ve 19.yy ile 20. yy başlarında yapılmış yaklaşık 2000 geleneksel Türk Evi bulunmaktadır. Bunlardan 1000 kadarı yasal koruma altındadır. Evler, Safranbolu’nun iki ayrı kesiminde gruplanmıştır: Eskiden ‘Şehir’ diye bilinen ve kışlık olarak adlandırılan çarşı kesimi ile “Bağlar’’ diye bilinen ve yazlık olarak kullanılan kesimidir. Çarşı ve Bağlar semtlerinde toplu olarak korunabilmiş Safranbolu evleri, çoğunlukla tarıma elverişli olmayan vadi kenarındaki yamaçlara, çevreye ve komşulara saygılı bir biçimde birbirinin manzarasını ve güneşini kapatmayacak şekilde inşa edilmiştir. Yöre halkı kışın şehirdeki evinde yaşar, yazın havaların ısınmasıyla Bağlardaki yazlık evine göçer, ancak “Çarşı”da üretim ve ticaret hayatı devam ederdi. Günlük hayatın devam ettiği kentte, ulaşımın sağlandığı ev ve sokak araları ise yine yapı ile uyumlu tarzda Arnavut kaldırımı şeklinde yapılmıştır. Mevcut taş kaplama yollar; sel sularına karşı dayanıklı ve rutubeti en aza indirebilecek nitelikte meyilli formdadır.
Osmanlı sivil mimarisini yansıtan Safranbolu evleri genellikle 3 katlı, 6 - 8 odalı, geniş hacimli, insan ihtiyaçlarına uygun olarak tasarlanmıştır. Her odada yüklük adı verilen dolaplar, sergenler (raflar), sedirler ve ocak vardır. Ahşap yüklüklerin içerisinde yıkanmak amacıyla da kullanılabilen gusülhaneler (banyolar) de mevcuttur. Safranbolu evlerindeki bir başka detay ise; tavanların ahşap işlemeli olmasıdır. Safranbolu evlerindeki payandalı çıkmalar, evin dış görünümünü tek düzelikten kurtarır. Odaların büyüklüğüne göre sayısı değişen dar ve uzun pencerelerde “muşabak” adı verilen ahşap kafesler bulunur. Bazı evlerin içerisinde, evin yangına karşı korunması ve odaya serinlik vermesi amacıyla havuz yapılmıştır. Bu nitelikli evleri oluşturan malzemeler ise; alt katlarda taş, üst katlarda kerpiç ve ahşaptır. Çatıda da alaturka kiremit kullanılmıştır. Evin giriş kısmına “hayat” adı verilir. Eğer ‘hayat’ taş kaplıysa “taşlık” adını alır. Evin bu bölümünde de havalandırma ve aydınlatma amacıyla yapılmış ‘gliste’ (ahşap kafesler) yer alır.
SAFRAN ÇİÇEĞİ
Safranbolu’ya ismini veren ve en kalitelisi Safranbolu’ da yetişen safran çiçeği, dünyanın en pahalı baharatı olma unvanını taşıyan endemik bir bitkidir. Safran bitkisinin ürün olarak kullanılan kısmı yalnızca ortasındaki lifler olduğundan yetiştirilmesi ve bakımı çok emek isteyen bir bitkidir. Bu yüzden altın kadar değerlidir. 1 kilogram kuru safran elde etmek için ortalama 150 bin safran çiçeği gerekmektedir. Kendi ağırlığının yüz bin katı kadar sıvıyı sarıya boyayabilme özelliği bulunan safran; ilaç, gıda, kozmetik sanayinde kullanılmaktadır.
Soğanlı bir bitki olan Safran çiçeğinin dikimi Ağustos-Eylül aylarında yapılır. Kasım sonu -Aralık başında açmaya başlayan çiçeğin hasadı hızlı bir şekilde yapılmak durumundadır. Çünkü; gün ağarırken açan çiçekler gün ilerledikçe solmaya başlar ve 1-2 haftalık çok kısa bir dönem içinde çiçeklenir.
SAFRANBOLU LOKUMU
Safranbolu, evleriyle ve doğal güzellikleriyle olduğu kadar lokumuyla da dünyaca meşhurdur.
Hindistan cevizli fındıklı, safranlı, çifte kavrulmuş fıstıklı, güllü, sakızlı lokum en yaygın tüketilen lokum çeşitleridir. Safranbolu lokumunu diğer lokumlardan ayıran en büyük özelliği ise hafif olması ve boğazı yakmamasıdır.
ÇAVUŞ ÜZÜMÜ
Yörede yetiştirilen Çavuş üzümü de Safranbolu’nun ayrı bir lezzetidir. Safranbolu Yazıköy de yetiştiriciliğine devam edilen ve genellikle sofralık olarak kullanılan çavuş üzümünün her yıl eylül ayında bağbozumu şenlikleri ile hasadı yapılmaktadır.
YÖRE MUTFAĞI
Bükme, Perohi, Bütün et yemeği, Koruklu Etli Bamya, Uzun ve Dilme Fasulye, Keşkek, Safranlı Zerde gibi Safranbolu’ ya özgü yemek çeşitlerinin yanı sıra, Su Böreği, Makarna (Cimcük),Yayım (Erişte), Haluşka, Höşmerim, Cevizli çörek, Kiren (kızılcık) suyu, Baklava, gibi geleneksel Türk Mutfağı’nın zengin yemek çeşitlerini de Safranbolu mutfağında görmek mümkündür.
KENT TARİHİ MÜZESİ (ESKİ HÜKÜMET KONAĞI)
Ressamların çizimlerine estetik katan, mimari güzelliği ile fark yaratan, güneşin sarı rengi gibi şehre tepeden bakan Kent Tarihi Müzesi, 1904 - 1906 yılları arasında Hükümet Konağı olarak Kastamonu Valisi Enis Paşa’nın ve dönemin Kaymakamı Ahmet Bey’in öncülüğünde kale olarak adlandırılan tepeye inşa edilmiştir. Kesme taştan yapılan bina zeminle beraber 3 kattan oluşmaktadır. 19 Ocak 1976 tarihinde çıkan bir yangın sonucu tamamen yanan bina 2006 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restorasyonu tamamlanarak, Kent Tarihi Müzesi olarak hizmete açılmıştır. Müzede, Safranbolu’nun eski resimleri, Safranbolu’nun günlük hayatında kullanılan eşyaları ve giysileri sergilenmektedir. Zemin katta ise; Safranbolu’daki eski ticari hayatı ve geleneksel el sanatlarını göstermek amacıyla özgün canlandırma tekniği kullanılarak bir çarşı oluşturulmuştur. Müze Pazartesi hariç her gün ziyarete açıktır.
SAAT KULESİ
Zamanın durduğu kentte, geçmişin sesini zamana inat duyuran saat kulesi, ‘herkesin evine ve cebine birer saat hediye edeceğim’ diyen Safranbolulu Sadrazam İzzet Mehmet Paşa tarafından 1797 yılında Kale olarak adlandırılan alana yaptırılmıştır. Bu özelliğiyle Anadolu’da yapılan ilk saat kulesidir. Kare planlı, 12 m. yüksekliğindeki kulenin saati, Londra’dan getirtilmiş olup halen çalışır durumdadır. Tarihi Saat Kulesi, yaklaşık 50 yıldır gönüllü olarak bakımını ve kurma işlemini yapan kundura ustası İsmail ULUKAYA tarafından gelen misafirlere gezdirilmekte ve kule hakkında bilgi verilmektedir.
HIDIRLIK TEPESİ
Tüm ihtişamıyla dimdik ayakta duran Safranbolu evlerinin birbirlerine olan saygılı bakışını görebildiğiniz Hıdırlık tepesi, Türklerin Safranbolu’ya ilk yerleştiği yerdir. 2 adet açık namazgahı bulunan ve eskiden “yağmur duası” ile “Hıdırellez’’ kutlamaları için kullanılan Hıdırlık, Köstendil Kaymakamı Hasan Paşa’nın türbesine (1845), Hızır (Hıdır) Paşa’nın mezarı ile Kurtuluş Savaşı kahramanlarından Dr. Ali Yaver Ataman’ın (1955) anıt mezarına da ev sahipliği yapmaktadır. Şu anda misafirlerin seyirlerine açık olan tepeye iki noktadan giriş ve çıkış bulunmaktadır.
ESKİ TABAKHANE
Deri işlenen fabrika anlamına gelen tabakhane, Çarşının alt tarafında kalan Akçasu ve Gümüş deresinin birleştiği yerdedir. 1950’lerin sonuna kadar faaliyet gösteren tabakhane binası şuan atıl vaziyette olup turizme kazandırılmayı beklemektedir. Sonradan yapılan tabakhane mescidi ile 90 ların sonuna kadar faaliyet göstermiş atölyeler geçmişten kalan son tanıklardır.
DEMİRCİLER ARASTASI
Akçasu kanyonu üzerinde, İzzet Mehmet Paşa Cami arkasında yer alan Demirciler Çarşısı, yaşayan tek lonca çarşısıdır. Sıcak, soğuk demir işçiliği hala devam etmektedir. Demirciliğin yanı sıra çarşı içerisinde bakır ve kalay işçiliği de sürdürülmektedir.
SUHA ARIN KÜLTÜR ve SANAT MERKEZİ (MEKTEPÇİLER EVİ )
1786-1787 yılları arasında yapımı tamamlanan ve Safranbolu Medresesi olduğu bilinen, Mektepçiler Evi; Safranbolu’da tarihlendirilebilen en eski yapılardan biridir. 2000 yılında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından satın alınıp restore edilen evin kullanım hakkı Safranbolu Kaymakamlığına verilmiştir. Mektepçiler Evi, Safranbolu Belediyesi tarafından düzenlenerek 2009 yılında Suha ARIN Kültür ve Sanat Merkezi olarak hizmete açılmıştır. Kültür Merkezi’nde, 1977 yılında “Safranbolu’da Zaman” belgesel filmiyle En İyi Belgesel Film Dalında Altın Portakal Ödülünü alan ve Safranbolu’ya ayrı bir anlam katan, 2004 yılında kaybettiğimiz ünlü yönetmen Suha ARIN’ a ait özel eşyaları ve belgesel filmin çekiminde kullanılan araçları görebilirsiniz. Belgesel severler için; Safranbolu Kaymakamlığı, Safranbolu Belediyesi ve kardeşi Reha ARIN’ ın katkıları ile müze ev haline getirilen Suha ARIN Kültür ve Sanat Merkezi hafta sonları 09:00-16:00 saatleri arası gezilebilir.
TURİNG HAVUZLU ASMAZLAR KONAĞI
Türkiye Turing Otomobil Kurumu tarafından satın alınarak, Safranbolu’nun ilk restore edilen konaklarından biri olma özelliğini taşıyan Havuzlu Asmazlar Konağı, Çarşı da Beybağı olarak bilinen mevkide yer almaktadır.1830 yılında yapılan konağın içerisinde, yangına karşı müdahele etmek ve eve serinlik vermesi amacıyla büyük bir havuz bulunmaktadır. Şu anda Konak, otel ve restoran olarak hizmet vermektedir.
Yine Beybağında, Havuzlu Asmazlar Konağı’nın altında bulunan bir diğer konak ise 1877 yılında yapılan Hakkı Asmazlar evidir. Tamamen orijinal olup hiç restorasyon geçirmemiş konak 7. ve 8. kuşağın bir arada yaşadığı nadide evlerden biridir. 1.katında insan boyunda havuz bulunan konağı, önceden izin alarak gezebilirsiniz.
İZZET MEHMET PAŞA CAMİ
Cami, 1796 tarihinde Safranbolulu Sadrazam İzzet Mehmet Paşa tarafından Çarşı içine yaptırılmıştır. Caminin avlusu, altından geçen Akçasu kanyonu üzerine inşa edilen kemere oturmaktadır. İstanbul’daki Nuruosmaniye Camisi’nin küçük bir modeli şeklinde olan cami, tamamen kesme taştan yapılmıştır. Minber ve mihrabı çok zengindir. Mihrabın üzerinde padişah III. Selim’in tuğrası bulunmaktadır. 1902 - 1903 ve 1990 yıllarında olmak üzere iki kere onarım gören caminin külliyesi içinde kütüphane, abdesthane, iki çeşme ve vakıf dükkanları yer almaktadır.
KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA CAMİ
Çarşı içinde Çeşme Mahallesinde, Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa tarafından 1661 yılında yaptırılmıştır. Giriş kısmının sağ tarafında tek şerefeli minaresi yer almaktadır. Cami içinde daha genç döneme ait kalem işleri görülmektedir. Caminin avlusunda; şadırvan, güneş saati, kütüphane ve muvakkithane ( güneşin her mevsim izlenebildiği ve saat ayarı için ayrılmış küçük oda ) olarak müştereken yapılmış bir bina bulunmaktadır.
GÜNEŞ SAATİ
Köprülü Mehmet Paşa Camisi’nin avlusunda bulunmaktadır. Basit tip yatay güneş saatleri sınıfına girer. Taş sütunun üstünde düz bir mermer üzerine yapılan bu saat, sabah 06:40 ile akşam 17:20 arasındaki zamanı, metal plakanın gölgesine göre gösterir. 19.yy ortalarında yapıldığı sanılmaktadır.
YEMENİCİLER ARASTASI
Bugün kahvehanesinde kahvenizi yudumlayacağınız, hediyelik eşya ve el sanatları ürünlerini alabileceğiniz, yemenicilik müzesinde son yemeni ustası tarafından yapılan yemenileri görebileceğiniz Yemeniciler Arastası; 48 tane küçük ahşap dükkanın yer aldığı, eskiden yemeni adı verilen el yapımı deri ayakkabıların hayat bulduğu ve Kurtuluş savaşında ordunun ihtiyacı olan yemenilerin büyük bir bölümünün buradan karşılandığı eski bir lonca çarşısıdır. Arasta, Köprülü Mehmet Paşa Camisine bitişik olup, camiye gelir getirmesi amacıyla caminin vakfı tarafından 1661 yılında yaptırılmıştır. Arasta kelimesi, çarşılarda veya alışveriş bölgelerinde aynı işi yapan esnafın bir arada bulunduğu yer anlamına gelmektedir. Bu nedenle de çarşı Yemeniciler Arastası olarak adlandırılmaktadır.
TARİHİ BELEDİYE BİNASI
1923 yılında ticarethane amacıyla yapılan bina, daha sonraları belediye binası olarak 1995 yılına kadar Safranbolu Belediyesi’ne hizmet vermiştir. 2005 yılında restorasyonu yapılan tarihi taş bina, şuan Safranbolu Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü olarak kullanılmaktadır. Müdürlük bünyesinde; Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali Sekretaryası ve Dünya Miras Şehirleri Organizasyonu Avrasya Bölümü Safranbolu Sekretaryası çalışmaları yürütülmektedir.
CİNCİ HANI ve HAMAMI
Osmanlı han mimarisinin en gelişmiş örneklerinden biri olan Cinci Han, 1640 yılında Sultan I.İbrahim’in tahta çıkışından sonra Anadolu Kazaskeri olan Cinci Hoca (Karabaşzade Hüseyin Efendi) tarafından 1640 -1645 tarihleri arasında yaptırılmıştır. Altından geçen su yolu üzerine galeri seklinde yapılmış kemerler üzerine oturmakta olan Cinci Han, kesme ve moloz taştan inşa edilmiştir. 2 katlı ve 62 odalıdır. Dönemin baş mimarı Kasım tarafından yapıldığı sanılan hanın inşaatı ile ilgili herhangi bir mimari proje, belge bulunamamıştır. Devşirme olarak yetiştirilen ustaların, tecrübesi ve el becerileriyle yapılmıştır. Han’ın giriş kapısı, kilit ve anahtarı; Türk demir işçiliğinin örneklerindendir. Restorasyonundan sonra, 25 odasıyla aynı amaca hizmet eden han, otel ve restoran olarak hizmet vermektedir.
Cinci Hoca tarafından 1645 tarihinde yaptırılan diğer yapı Cinci Hamamı’dır. Kazdağlıoğlu meydanında Çarşı girişinde yer alır. Kadınlar ve erkekler bölümünden oluşan hamam kubbe ile örtülmüştür. Soğukluk, sıcaklık, külhan, ocak bölümleri olan hamam, halen hizmet vermektedir.
KAZDAĞLIOĞLU CAMİ
Tarihi Çarşı meydanında sizleri karşılayan ve meydana ismini veren Kazdağlıoğlu Cami, 1778 tarihinde Borlu Ayanı Kazdağlıoğlu Mehmet Ağa tarafından yaptırılmıştır. Taş ve tuğladan, tek kubbeli olarak yapılmış ve üstü kiremitle örtülmüştür. Minaresi ise tuğladan yapılmıştır.
KAÇAK (LÜTFİYE) CAMİ
Çarşının Akçasu Mahallesinde bulunan Kaçak cami, Akçasu deresi üzerinde derenin en dar kısmına kemerler kurularak yapılmıştır. 1880 yılında Hacı Hüseyin Hüsnü tarafından yapılan cami, kahvehane ve üst katına yapılmış olan mektep bölümü ile bir bütünlük içersindedir.
ULU CAMİ
Kıranköy semtinde Rumlardan kalan ve eski bir kilise olan Ulucami; üzerinde bulunan kitabesinden M.S. 515 yılında ahşap olarak yapıldığı anlaşılmaktadır. Eski kilise Aya Stefanos, günümüze kadar bir çok kez yenilenmelere ve onarımlara sahne olmuştur. En son 1872 yılında yeniden onarılmış, 1956 yılında iki şerefeli bir minare eklenerek camiye çevrilmiştir. Şu an camii olarak hizmet veren tarihi yapı, çevresindeki Skalion Mektebi (Rum Mektebi-1863) ile papazın konağıyla ilginç bir külliye oluşturur.
BULAK (MENCİLİS) MAĞARASI
Dünya mağara literatürüne girmiş olan Bulak Mağarası; Türkiye’nin 4. Karadeniz bölgesinin de 2. büyük mağarasıdır. Şehir merkezinin kuzeybatısında Karabük’e bağlı Bulak Köyü’nün Safranbolu ile sınır oluşturduğu yerdedir. Çarşı merkezine 8 km uzaklıkta olan mağara, günümüzden 65-200 milyon yıl önce oluşmuştur. Sarkıt, dikit, sütun, duvar ve perde damlataşları ile kaplı olan Bulak mağarası, 6042 m. uzunluğunda olup ilk 400 metresi ziyarete açıktır. Bu özelliğiyle de Türkiye’nin turizme açılan en uzun mağarasıdır. Mağaranın iki girişi bulunmaktadır. İlk giriş su çıkışının olduğu bir ağızdan yapılmaktadır. Ziyaretçilere açık olan diğer girişi ise, ilk giriş ağzının arkasında yer alan tepenin solunda merdivenle çıkılan kayalık bir ağızdan yapılmaktadır.
İNCEKAYA SU KEMERİ ve TOKATLI KANYONU
Sadrazam İzzet Mehmet Paşa tarafından 18.yy sonunda yaptırılmıştır. Safranbolu’nun kuzeydoğusunda kalan su kemeri Çarşı merkezine 8 km uzaklıktadır. Su kemerine; Bağlar semti, İncekaya köyü yolu üzerinden ulaşılır. Tokatlı kanyonun üzerine yapılan kemerin yerden yüksekliği 60 metre ve uzunluğu ise 116 metredir. Genişliği de 110 ile 220 cm arasında değişmektedir. Paşa suyu olarak bilinen bu su, kemerden geçerek kapalı arklar şeklinde Beybağı’nda bulunan Turing Havuzlu Asmazlar Konağının bahçesindeki su terazisine gelir ve buradan kentteki çeşmelere dağıtılırdı.
Tarihi Su Kemerine ev sahipliği yapan Tokatlı Kanyonu da doğaseverlere eşsiz güzellikler sunmaktadır. Kemerin alt tarafında bulunan alandan merdivenle inilen kanyonda 2 km’lik bir yürüyüş parkuru yapılmış ve parkurun içerisinde de küçük göletler, şelaleler ve köprüler oluşturulmuştur.
YÖRÜK KÖYÜ
Safranbolu’dan Kastamonu yönüne doğru 11 km gidildiğinde, Safranbolu’nun küçük bir maketi niteliğinde olan tarihi Yörük Köyü’ne ulaşılır. Osmanlının başlangıcı olan Kayı boyunun Karakeçili Aşiretinden 3 kardeşin en büyüğü Hüseyin tarafından kurulan köy, gerçek bir Türk-Türkmen köyü oluşu nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1997 yılında koruma altına alınmıştır. 131 adet tarihi eserin koruma altına alındığı müze köyde evler; Anadolu köylerinde genellikle görülen ev kümelenmesi yerine ana cadde boyunca sıralanmıştır. Gezi evine dönüştürülen Sipahioğlu Konağını ve köyün eski çamaşırhanesini gezebilirsiniz.
TÜMÜLÜSLER ve HÖYÜKLER
Safranbolu ve çevresinde 32 adet tümülüs ve 4 adet höyük bulunmaktadır. Bunlardan 24 tümülüs Safranbolu ve Eflani arasındadır. Safranbolu Gümüş semtinde Büyük Göztepe, Konarı köyünde Kocatepe, Barış mahallesinde Küçük Göztepe, Yolbaşı köyünde Özenler ve Değirmenciler, Yukarı Çiftlik köyünde Keten, bölgedeki en önemli tümülüslerdir. Tümülüs; bir mezar yada mezarlık içeren toprak yayılarak oluşturulmuş tepeciklere denir. Höyük ise çok eski bir yerleşme yerinin zamanla toprakla örtülüp tepe biçimine gelmiş halidir.
KANYONLAR
Safranbolu geniş vadilerin birleştiği bir alana kurulmuştur. Bu yüzden Safranbolu jeolojik yönden de farklılığını göstermektedir. Çarşı merkezinden 8 km uzaklıktaki İncekaya ve Tokatlı kanyonları ve devamı niteliğinde olan çarşı kesimindeki Gümüş ve Akçasu kanyonları, yine Kastamonu yönünde Safranbolu’ya 13 km uzaklıktaki Düzce köyünün girişinde bulunan Düzce (Kirpe) ve Sakaralan kanyonları da doğa severlerin görmesi gereken doğal güzelliklerdir.
KAYA MEZARLARI
Safranbolu-Kastamonu karayolu üzerinde bulunan Gündoğan, Üçbölük, Hacılarobası ve Çavuşlar köyleri çevresinde Roma dönemine ait pek çok kaya mezarı bulunmaktadır. Bunların en önemlilerinden 4´ü Hacılarobası köyünde, 5´i Üçbölük köyünde bulunmaktadır.
Yapı ve Kredi Bankası
Hesap Numarası: 1345-55388074
IBAN: TR32-0006–7010–0000–0055–3880–74
Türkiye İş Bankası
Hesap Numarası: 7641/000045
IBAN: TR87-0006-4000-0017-6410-0004-55
Türkiye Halk Bankası
Hesap Numarası: 0477/17000003
IBAN: TR31-0001-2009-4770-0017-0000-03
Ziraat Bankası (Safranbolu)
Hesap Numarası: 13348751-5001
IBAN: TR79-0001-0010-1413-3487-5150-01